“SİROZUN ANA SEBEBİ, ÖNEMSEYELİM!”
İskenderun Palmiye Hastanesi İç Hastalıkları ve Gastroenteroloji Uzmanı Prof. Dr. Şerif Yılmaz, alkol dışı nedenlere bağlı karaciğer yağlanmasının günümüzde kronik karaciğer hastalıklarının en önemli nedeni olmaya başladığını ifade ederek, bu yağlanmanın altındaki sebeplerin araştırılması ve mutlaka gastroenteroloji uzmanı kontrolü gerektiğini belirtti.
İskenderun Palmiye Hastanesi İç Hastalıkları ve Gastroenteroloji Uzmanı Prof. Dr. Şerif Yılmaz, alkol dışı nedenlere bağlı karaciğer yağlanmasının günümüzde kronik karaciğer hastalıklarının en önemli nedeni olmaya başladığını ifade ederek, bu yağlanmanın altındaki sebeplerin araştırılması ve mutlaka gastroenteroloji uzmanı kontrolü gerektiğini belirtti.
Karaciğeri etkileyen çok sayıda hastalık olduğunu açıklayan Prof. Dr. Yılmaz, “Karaciğer, vücudumuzda fabrika gibi birçok biyokimyasal süreci düzenleyen hayati bir organdır. Karaciğerde yapısal ve fonksiyonel bozukluklara yol açan önemli tablolardan birisi de karaciğerdeki yağlanmadır. Alkol dışı nedenlere bağlı karaciğer yağlanması günümüzde kronik karaciğer hastalıklarının en önemli nedeni olmaya başlamıştır. Özellikle beslenme alışkanlıklarındaki değişiklikler ve obezite hastalığın sıklığının giderek artmasına yol açmaktadır. Bu hastalık basit karaciğer yağlanması şeklinde kalmayıp, ileriki süreçte özel önlemler alınmazsa yoğun karaciğer iltihabına ve hatta siroza kadar gidebilmektedir” açıklamasında bulundu.
Yağlı karaciğer hastalığının belirtileri nelerdir?
Yağlı karaciğer hastalığı olan hastalarda genellikle şikâyet olmadığını belirten Prof. Dr. Şerif Yılmaz, “Halsizlik, bitkinlik, büyümüş karaciğere bağlı karın sağ üst bölgesinde dolgunluk hissi ve hafif ağrı olabilir. İleri karaciğer hastalığı gelişen vakalarda ise son dönem karaciğer yetmezliğinin tüm bulguları görülebilmektedir. Bu hastalarda genellikle başka amaçla yapılan karaciğer fonksiyon testlerindeki hafif-orta ALT/AST yükselmeleri veya ultrasondaki yaygın beyazlık artışı yağlı karaciğerden şüphelenilmesini ve hastanın bu amaçla araştırılmasını sağlar. İleri karaciğer zedelenmesi düşünülen hastalarda veya diğer karaciğer hastalıklarıyla ayırıcı tanı amacıyla biyopsi yapılabilir. Biyopsi çoğu hasta tarafından reddedilen bir yöntemdir. Biyopsiye alternatif olan bazı biyokimyasal testler geliştirilmiştir. Yağlı karaciğer hastalarında doğal seyri etkileyen en önemli tablo şeker hastalığı varlığıdır ve bu hasta gurubunda ölüm oranları belirgin olarak daha yüksektir” şeklinde konuştu.
“Mutlaka tedavi edilmelidir”
Yağlı karaciğer hastalığının mutlaka tedavi edilmesi gerektiğine dikkat çeken Prof. Dr. Şerif Yılmaz, “Yağlı karaciğer hastalığı, karaciğer sirozuna ilerleme potansiyeli olan bir durumdur. Bu nedenle mutlaka tedavisi gereklidir. Ancak altta yatan faktörlerin ortadan kaldırılamaması ve mekanizmanın tam olarak aydınlatılamamış olması etkili bir tedavi yaklaşımını zorlaştırmaktadır. Bugün için tüm hastalarda önerilebilecek onaylanmış bir medikal tedavi yaklaşımı yoktur. Bu nedenle bugün için en akılcı yaklaşım altta yatan obezite ve kan yağı yüksekliğinin kontrol altına alınması, bunlarla mücadele edilmesidir. Obeziteyle mücadelede sıkı diyet programları ve egzersiz en önemli aşamalardır. Kan yağı yüksekliği, hipertansiyon ve şeker hastalığı için belli ilaçlar kullanılmalıdır. Vitamin E, ursodeoksikolik asit gibi ilaçların etkinliği ile ilgili sonuçlar tartışmalıdır. Sonuç olarak yağlı karaciğer hastalığının belli bir şikâyet yapmaması onun masum bir durum olduğunu söylemez. Bu tablo ile karşılaşıldığında gastroenteroloji polikliniklerine başvurulmalı, tedbirler alınmalıdır. Konuyu tersten almak gerekirse obezitesi veya şeker hastalığı olan her hasta yağlı karaciğer tablosu açısından sistematik takiplere alınmalı ve hastalık önemsenmelidir” dedi.